Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Cumalar

Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat

Bir köle gelerek Hz. Peygamber (sav)'a hicret etmek üzere biat etti, Resulullah (sav) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (sav) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı."

Hz. Peygamber (sav) raviye, kendisine bir ordu hazırlamasını emretmiştir. Mevcut develer (askerlere) yetmedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) (devesi olmayanlar için, bilhere) hazine develerinden ödenmek üzere deve te'min etmesini emretti. (Böylece Abdullah) zekat yoluyla hazineye gelecek develerden iki adedi karşılığında bir deve temin ediyordu."

Anlattığına göre, "devesini yirmi küçük deve mukabilinde veresiye olarak satmıştır"

İbnu Ömer, satıcının zimmetinde bulunan bir binek devesini, Rebeze'de bulunan dört küçük deve mukabilinde satın almıştır." (Buhari, bu hadisi bab başlığında senetsiz olarak kaydetmiştir)

Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "İki hayvan, veresiye olarak bir hayvana mukabil satılamaz. Peşin satılırsa bunda bir beis yok."

Hz. Peygamber (sav) hayvanın hayvanla veresiye satışını yasaklamıştır." (Tirmizi, hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)

Said İbnu'l-Müseyyeb derdi ki: "Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (sav) hayvan satışını üç hususta yasakladı: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu'l-habele. Mezamin: Dişi devenin karnındaki yavru demektir. Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve dişiyi dölleyen) şey demektir. Habelu'l-habele: "Hamile develerin hamile kalması) yani, dişi develerin karnındaki ceninin doğuracağı yavrunun satımı. (İmam Malik, bu tabirleri, yukarıdaki gibi açıklamıştır. Ancak garib kelimeleri açıklayan lugatci ve fakihler nezdinde, mezamin ve melakih kelimeleri aksi manaları ifade etmektedir.)

İmam Malik'e ulaştığına göre, bir adam İbnu Ömer (ra)'e gelerek: "Ben birisine bir borç verdim. Bana, bunu daha üstün bir şekilde iadesini şart koştum" dedi ve hükmünü sordu, İbnu Ömer (ra): "Bu ribadır" diye cevap verdi ve şu açıklamada bulundu: "Borç verme işi üç şekilde cereyan eder. 1- Borç vardır, bunu vermekle sadece Allah'ın rızasını düşünürsün. Karşılığında sana rıza-yı ilahi vardır. 2- Borç vardır, bununla arkadaşını memnun etmek istersin. 3- Borç vardır, temiz bir malla pis bir şey almak için bu borcu verirsin. İşte bu ribadır." Adam: "Öyleyse bana ne emredersiniz, ey Ebu Abdirrahman?" diye sordu. İbnu Ömer şu açıklamada bulundu: "Akdi yırtmanı tavsiye ederim. Borçlu, verdiğin miktarı aynen iade öderse alırsın, Verdiğinden daha az iade eder, sen de alırsan sevap kazanırsın. Eğer sana, daha iyi birşeyi gönül hoşluğu ile verirse, bu sana bir teşekkürdür, böylece teşekkürünü ifade ediyor demektir. Sana ayrıca, ona vade tanıdığın için sevap vardır."

İbnu Ömer (ra) bir miktar borç para aldı. Bunu sahibine daha iyi bir şekilde ödedi. Borç veren adam: "Bu verdiğimden efdaldir (fazladır) diyerek almak istemedi. İbnu Ömer adama: "Biliyorum, ancak için bu şekilde rahat edecek" dedi.

İbnu Ömer (ra)'e, "belli bir vade ile bir başkasında alacağı bulunan adam, parasını daha çabuk alabilmek için bir kısmından vaz geçecek olsa?" diye sordular. İbnu Ömer bunu hoş görmedi ve bu davranışı yasakladı."

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com