Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Sabahlar

İydeyn

Bayram hutbesini okuma işini namazdan öne alanın ilki Mervan'dır. O, bu işe tevessül edince cemaatten birisi ayağa kalkarak: "Yanlış iş yapıyorsun, namazın hutbeden önce kılınması gerekir" dedi. Mervan: "Artık o usul terkedildi" diyerek devam etmek istedi. Ebu Saidu'l-Hudri ortaya atılarak: "Bu adam, üzerine düşen uyarma vazifesini yaptı. Zira ben Hz. Peygamber (sav)'in şöyle söylediğim işittim: "Sizden kim (sünnetimize uymayan) bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir." (Tirmizi'nin rivayetinde şöyle denir: "Bir adam kalkarak ey Mervan sünnete muhalefet ettin..." dedi. Ebu Davud şu ziyadeyi kaydeder: "Sen bayram gününde minberi (musallaya) çıkardın. Halbuki daha önce bayramda minber çıkarılmazdı. Bir de hutbeyi namazda öne aldın."

Resulullah (sav): "Namazdan önce kurban kesmiş olan (bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir), yeniden kessin!" buyurdu.

Ebu Bürde İbnu Niyar (ra) namazdan önce kurbanını kesmişti. Resulullah (sav) ona: "Kurbanını yenile!" dedi. Ebu Bürde: "Ey Allah'ın Resulü, benim sadece bir oğlağım var. Ancak nazarımda yıllanmış olandan daha kıymetlidir!" deyince: "Öbürünün yerine bunu kurban et. Ancak oğlak senden sonra, kimseye kurban için yeterli olmayacak!" dedi."

İbnu Ömer (ra)'den anlatıldığına göre, "O, çadırının içinde tekbir getirirdi." (Tercüme'de muallak olarak kaydeder. Ancak Buhari, bunu İbnu Ömer'e değil, Hz. Ömer'e nisbet eder.)

Meymune (ra)'den anlatıldığına göre, Yevm-i nahrde tekbir getirir, kadınlar da Eban İbnu Osman'ın arkasından tekbir getirirlerdir.

İbnu Ömer (ra)'in ayağının çukuruna, Mina'da mızrağın uç demiri isabet etti. Haccac, İbnu Ömer (ra)'a geçmiş olsun ziyaretine geldi, İbnu Ömer (ra)'e: "Keşke sana bunu isabet ettireni bilseydik (de cezalandırsaydık)" dedi. İbnu Ömer (ra): "Bana onu sen isabet ettirdin" dedi. Öbürü: "Nasıl olur?" deyince, İbnu Ömer (ra): "Silah taşınması yasak olan bir günde sen silah taşıdın. Harem'e silah soktun. Halbuki Harem'e silah sokulmaz" dedi.

Resulullah (sav) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya "Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!" diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalde ciddi bir eda ile): "Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim" der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: "Emmd bad! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid'at dalalettir." Ayrıca, şunları da söylerdi: "Ben her mü'mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim uzerimedir."

Resulullah (sav) bayram günü çıkıp iki rekat namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırmadı.

Resulullah (sav) ile birlikte, birçok kereler bayram namazını ezansız ve ikametsiz kıldım.

İbnu Ömer (ra) dedi ki: "Resulullah (sav), Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekr (ra), bayram namazlarını hutbeden önce kılarlardı."

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com